Wednesday, March 18, 2009

Sosyalistlerin Katkısı !

Peki son 60 yılı heba eden genç Cumhuriyet'imizin bugünkü karanlığa gidişinde sol kesimin katkısı ne oldu? Koca bir sefalet! Onlar hep Sosyalist öğretiye ihanet ettiler.Bilimsel sosyalizm'i laf ebeliğine dönüştürdüler. Henüz yeterli fikri olgunluğa erişmemiş ve yeterli deneyimi kazanmamış fikirleri , teori ile eylem arasındaki çelişkileri çözmeden fikrimutlak kabul edip Diyalektik Materyalizm'e ihanet ettiler. Sosyalizmi geliştirerek çelişkileri gidermek yerine başlangıçtaki fikir ayrılıklarını , birbirlerini yok edinceye kadar sürekli bir kavga vesilesi yaptılar. Hatta bazı durumlarda karanlığın çoğalmasına sebep olan eylemler yaptılar. Örneğin İran'da mollalara payanda olarak iktidara gelmelerine sebep oldular ve sonuçta İran'da yok oldular.Çünkü mollalar onları kullandıktan sonra ilk önce onları yok ettiler.Nasıl oldu bu? Anlatalım:"Şah rejimine karşı çıkan mollalar, solcuların sistem karşıtlığını çok iyi kullandılar. İran’da 1970’lerin ikinci yarısı Şah karşıtı gösteriler yoğunlaştı, İslamcılarla solcular ortak cephede yer aldı. Şah’ı devirip demokrasi getireceklerdi. Üye sayısı milyonu aşan İran Komünist Partisi (TUDEH) yönetimi, mollalara iki isim yakıştırdı:İlerici Din Adamları, Devrimci İslam.16 Ocak 1979’da Şah İran’ı terk etti. 1 Şubat’ta Humeyni Tahran’a döndü, 1 Nisan’daki halkoylamasının tek maddesi vardı:İslam Cumhuriyeti’ne evet mi hayır mı?O koşullarda hayır çıkması olanaksızdı. Solcular hala uyanmamıştı!..***Bir yıl sonra Şubat 1980’de Humeyni, üzerine küçük bir yetki aldı:Tüm yargı atamalarını yapmak!...Nisan’da “İslam Kültür Devrimi” paketi kabul edildi.Artık başka kültür yoktu.Ve sol uyandı!..Tüm üniversitelerde eylemler yapıldı, karşı çıkıldı. Mollalar buna çok demokratik yanıt verdi:“Üniversiteler iki yıllığına kapatılmıştır.”Bu zaman diliminde üniversitelerdeki molla rejimine karşı çıkan tüm öğrenciler, öğretim üyeleri ayıklandı.1983’TE SON DARBE İNDİRİLDİ:Tüm TUDEH yöneticileri tutuklandı. O süreçte İran’da molla rejiminin kıyımına uğrayan solcu, aydın sayısının 2 milyon olduğu tahmin ediliyor.""İran’dan kaçabilen solcuların ortak söylemlerinden biri şudur: Alıştıra alıştıra geldiler. Bir taviz kopardılar mı, aldıkları taviz sanki yıllardır uygulamadaymış gibi doğal karşıladılar, hemen yeni taviz peşine düştüler. Kısa süre sonra itiraz etmeyi unutan insanlar haline geldik. Artık sağcı, solcu,milliyetçi, liberal yoktu, iyi Müslüman-kötü Müslüman vardı.Bunun ölçüsünü de mollalar koyuyordu.”“HUMEYNİ AYDINLARI ALDATTI”Yaşamının 44 yılını sürgünde geçiren, Şah’ı deviren büyük halk ayaklanmasına liderlik yapmış yazar Bahman Nirumand, mollaların nasıl iktidar olduklarını, yenilginin nedenlerini ve çıkardıkları dersleri anlatıyor….- Şah'ı devirdikten sonra iktidarı mollaların ele geçireceğini hiç düşünmemiştik. Her şey çok çabuk değişti. Bunda bir dizi rastlantının da büyük rolü oldu. Bir devrimin gidişatını raslantıların da belirleyebileceğini öğrendim.Eğer, gerçekleri görmeyen bir ütopi ile hareket ederseniz başarıya ulaşamazsınız. Örneğin bu, yaptığımız önemli bir hataydı. Hepimiz o zaman daha çok gençtik, tecrübesizdik. Kafalarımızdaki ütopi, ayaklanmadan sonra sosyalist bir İran kurmaktı. Oysa bu ütopinin gerçeklerle ilgisi yoktu. Başta biz solcular, o zamanki İran halkını. İran halkının yapısını tanımıyorduk. Şah diktatörlüğünü karşımıza almıştık, başka bir şey düşünmüyorduk. Halk ne düşünüyor, onların beklentileri, ihtiyaçları neler, bunları pek dikkate almamıştık. Kısacası İran halkını tanımıyorduk. Halkın beklentilerine, taleplerine cevap vermeyen, bunları dikkate almayan bir devrimin başarıya ulaşması imkânsız. Halkın sadece bir. kesiminin istemleri doğrultusunda hareket ederseniz bu da başarıya ulaşamaz. Sonra, şiddet uygulayarak bir hedefe ulaşılacağına da inanmıyorum artık. Şiddet yoluyla kurulan rejimlerin kalıcı olmadığını tarih gösterdi bize. Önemli olan halkın aydınlatılmasıdır. Aydınlanma olmadan toplumsal kalkınma, demokratik ilerleme de olmaz. Halkı toplumsal değişikliklerin gerekli olduğuna inandırmak ve bu doğrultuda halkla birlikte uzun süreli bir mücadele vermek gerekiyor. İşte 1979 yenilgisinden çıkardığım dersler bunlar."Humeyni devrimi bekleniyor muydu? - Hayır, kesinlikle beklenmiyordu, 70’li yılların ortalarından itibaren İran'da Şah'a karşı bir hareket başlamıştı. Ancak bu hareket işçi-köylülerden ya da yoksul fakir halktan gelmiyordu. Tam tersine, petrolden zengin olmuş bir tabakadan veya zengin olma umutları besleyen orta sınıftan geliyordu. Bunlar iktidarda söz sahibi olmak istiyorlardı. Her şeye kendi karar veren Şah rejimi, bu sözünü ettiğim kesim için bir engeldi. Onlar daha da zengin olabilmek için eşitlik, demokrasi talep ediyorlardı. Şah’a karşı halk ayaklanması böyle başladı. İlk protestolar öğrencilerden, aydınlardan geldi. O dönemde hareketin İslamcılarla yakından uzaktan hiçbir ilgisi yoktu. Başlangıçta, 1953’te CIA tarafından düşürülen Musaddık’ın başlattığı ulusalcı hareketin bir devamı gibiydi.Tam da bu Şah’a karşı hareketin güçlendiği bir sırada, durduk yerde, hiçbir neden yokken bir gazete, kimsenin tanımadığı Humeyni hakkında, kendisini yerden yere vuran, hakaretler yağdıran, İslami inançlarla alay eden bir haber yayımladı. İlk kez Humeyni adı bu gazete sayesinde duyuldu. Humeyni o günlerde Irak’ta sürgünde yaşıyordu. Gazete bu haberi yayımlayınca İranlı Şiiler ayaklandılar. “Neden, kimin direktifi ile bu gazetenin Humeyni aleyhine böyle bir haber yayımladığı bugün hala anlaşılmış değil.” İranlı Şiiler ayaklanınca ne oldu?..İran Şah’ı, Saddam Hüseyin’den Humeyni’yi sınır dışı etmesini istedi. O da Şah’ın bu isteğini yerine getirdi. Hiç beklenmedik bir şekilde Fransa Humeyni’ye politik sığınma izni verdi. Humeyni Paris’e yerleştikten sonra yaptığı açıklamalarla da bir anda dünya basının odak noktası oldu. İşkencelerin sona ermesi, gizli servisin kaldırılması, İran’a demokrasinin gelmesi, kadınlara eşit haklar verilmesi gibi herkesin şaşkınlıkla karşıladığı açıklamalar yapıyordu. Bütün dünya Humeyni’yi konuşur olmuştu. İranlı solcuların veya aydınların büyük bir kısmı Humeyni’yi desteklemeye başladılar. Humeyni modern, demokrat bir din adamı olarak görülüyordu… “Humeyni’nin demokrat olduğuna inandık” İşte bu gelişmelerle birlikte İran’daki İslami kesim ön plana çıkmaya, Şah’a karşı ayaklanmada öncü rolü oynamaya başladı. İran’daki binlerce din adamı camilerdeki vaazlarında halkı Şah’a karşı ayaklanmaya katılmaya, isyana çağırdılar… Bu arada Humeyni’nin kendi sesinden kasetleri de kaçak yollardan sık sık ülkeye sokuluyor, bu kasetler bir anda binlerce camiye dağıtılıyordu. Camiler parti merkezlerine dönüşmüştü ve çok iyi organize olmuşlardı. Şah’a karşı ayaklanan diğer güçler, Humeyni yandaşları kadar organize ve disiplinli değillerdi. Humeyni ve yüz binlerce molla artık Şah’a karşı ayaklanmada itici ve belirleyici güç haline gelmişlerdi. Dizginler onların eline geçmişti. Biz ise hala Humeyni’nin demokrat bir din adamı olduğuna inanıyor, “Şah devrilsin yeter” diyorduk…(Bugünkü iktidarı destekleyen neoliberaller ve sol kesimin davranışlarına ne kadar benziyor. Ama heyhat.Hiç ders alınsaydı tarih tekerrür edermiydi!)(Y.RAGIP TÜNTAŞ'tan alıntı)

No comments:

Post a Comment