ABANT PLATFORMU
TARİHÇE;
1994.01.24 GYV'nin(Gazeteciler ve Yazarlar Vakfi) Kuruluşu 1994.01.24
Onursal Başkan Fethullah Gülen oldu
1994.01.24 Hüseyin Gülerce Yönetim Kurulu Başkanı oldu
1994.06.29 Dedeman Otelde Açılış programı yapıldı
1998-------- Abant Platformu kuruldu
1994.01.24 GYV’nin Kuruluşu
1994.01.24 Onursal Başkan Fethullah Gülen oldu
1994.01.24 Hüseyin Gülerce Yönetim Kurulu Başkanı oldu
1994.06.29 Dedeman Otelde Açılış programı yapıldı
1995.02.11 Polat Renaissance Otel İftarı
1995.02.23 Hilton İftarı
1995.10.19 “Her Şey Bosnalı Çocuklar İçin”
1996.01.04 "Hoşgörü Yılı"
1996.09.30 “Mutlu Yarınlar İçin El ele”
--------------- Latif Erdoğan Başkan atandı
--------------- Harun Tokak Başkan atandı
1998-------- Abant Platformu kuruldu
VAKFIMIZIN VE ABANT TOPLANTILARI'NIN DOĞUŞU;
Cumhuriyetimizin 80 yıllık düşünce hayatında her dönem düşünce tartışmaları yaşanagelmiştir.
Bir dönem partilerin ideolojik saplantıları ile, bir dönem Türk-Kürt ayırımı ile, bir dönem sağ-sol sürtüşmeleri ile, bir başka dönem laik-antilaik gerilimi ile ve özellikle 90'lı yıllarla birlikte ise Siyasal İslam sorunu ile doludizgin devam edegeldi. Hiç şüphe yok ki bütün bu tartışmaların merkezinde din, devlet, İslam, laiklik ve demokrasi gibi kavramlar ve bunların birbiri ile olan ilişkisinin tam olarak tanımlanamaması yatıyordu.
Abant, işte tam da bu noktada bir kırılma noktası oluşturdu. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın hoşgörü ve uzlaştırıcı tavrı ile öncülük ettiği Abant'ta 6 yıl boyunca bu kavramlar masaya yatırıldı.
Toplantıya katılanlarla toplantı harici bir araya gelindiğinde bu tür konuların Türkiye özelinde bir günde bitirilemeyecek kadar uzun ve çetrefil olduğu, süreklilik içermesi gerektiği ve bir metnin ortaya çıkması fikri ağırlık kazandı. Bu ortak metnin fonksiyonel olması için de hem basına hem de devleti yönetenlere deklare edilmesi lüzumu belirdi. Böylece GYV bir sivil toplum örgütü olarak üzerine düşen görevi bihakkın yerine getirmiş oluyordu.
Abant'ta yaşanan, bir süreçti. Kimilerine göre bu süreç bir Rönesanstı, kimilerine göre devrim gibi kararların alındığı sıradışı bir toplantı, kimilerine göre ise Türkiye'nin dönüşümü ve değişimiydi.
Abant Toplantıları, birbirinden çok farklı insanları biraraya getirdiği zaman henüz kafalar çok karışıktı.Bir çok farklı kavramın kabulü ve tartışması İslam'ın önünde engel değildir. İslam ve demokrasi birbiriyle çelişmez diyen akademisyenlerle laikliği dinsizlik sayan ve öteki ile konuşulacak bir şeyi olmadığını düşünenler tartışma platformunda birlikte oldular. Önce her sözcükten tartışma çıktıysa da yemek ve çay molalarında yapılan sohbetler, insani duygular bir süre sonra herkesi kaynaştırdı. Uluslararası kavramlarla tanışıldı. Dünyaya ve farklı görüşlere yelken açan akademisyen, politikacı ve medya mensupları bir çok önyargıyı bilgi sanmaktan kurtuldu.
Türkiye'nin ortak birikimi olan insanların savrulmuş dünyalar yerine bir platformda toplanmasına da böyle karar verildi. İkinci toplantıdan sonra artık Abant Platformu doğmuş oldu.
Türkiye'nin ortak değerlerini ve zemini oluşturmak için 6 yıldır gayret eden Abant Bilimsel Danışma Kurulu bugün bağımsız bir organ. Tam bir think-tank kuruluşu.
GYV bu toplantılarda sadece Abant Platformu'nu bilim ve kültür hayatımıza armağan eden bir nazik ev sahibi rolünde.
Türkiye'nin ilk özgür düşünce ve tartışma platformu olan Abant, kendi yolunu açarak büyüyor.
Yelpazenin sağ'ında ve sol'unda veya dışında olan herkes Abant Platformu'nun özgür bir fikir çalışması olduğunun bilincinde. Bunun içindir ki Abant, yurt içi ve dışında birçok master ve doktora çalışmalarına konu oluyor.
Abant Toplantısı'nın bilimsel koordinatörlerinden Prof.Dr. Mete Tunçay bu kültürel sentezin önemini şu sözlerle vurgulamıştır: "Demokrasi herkese lazım."
ABANT PLATFORMU HAKKINDA KİM NE DEDİ?;
Prof Dr. Mehmet Aydın :
Bana göre Abant toplantılarında bir "Abant Ruhu" oluştu ve sergilendi. Bu ruh cesurdu. Abant Toplantı'sında "bir ses öteki ses kadar önemli"ydi, ilim ve fikir ölçüsü içinde kaldığı sürecede saygıya layıktı.
Prof Dr. Mete Tunçay:
Ülkemizin gelecekte de, çağdaş dünyayla uyumlu olarak demokratik ve özgür bir yaşam sürebilmesi için, Abant Toplantılarına hakim olan diyalog ruhunun yaygınlaşmasını zorunlu görüyorum.
Prof. Dr. Kenan Gürsoy:
Vermekten çok almanın erdem sayılabileceği tek zemin, fikrin ötekiyle karşılaştığı diyalog ortamıdır. Abant, işte bu diyaloğu oluşturan ruhtur.
Doğan Heper:
"Farklılık içinde beraberlik nasıl olur?" bu Abantmetniyle ortaya konmuş omaktadır. Tartışa tartışa uzlaşmaya varılacaksa, Abant toplantısı, önemli ve olumlu bir adımdır.
Hüseyin Gülerce:
Ben Abant toplantılarını, büyük Türkiye ailesinin bütün dertlerinin, beklentilerinin konuşulduğu tam demokratik bir aile gibi görüyorum.
Avni Özgürel:
Abant ve az sayıdaki düşünce platformunun çok önemli olduğuna ve korunması gerektiğine inanıyorum.
Prof. Dr. İlber Ortaylı:
Abant Platformu her yerde rastlanan bir toplantı değil. Garp toplumlarında da çok ters istikametten aydınların bir araya gelip her sene3 gün boyu tartışmaları pek rastlanır bir durum değil. Son derece esaslı bir birliktelik bu platform.
Ahmet Taşgetiren:
Abant Platformu çoğulculuğu tarif etti. Çoğulculuk içinden toplumsal uzlaşmaya varmanın yollarını araştırdı.
Cengiz Çandar:
Abant'ı ilk başladığı zamanda da anlamlı bir girişim olarak olarak görmüştüm. Benim ilgimi çeken mayanın tutmuş olması …Demek ki toplum yararına atılan her adım, olumlu her katkı bir iz bırakıyor kaybolmuyor.
Nilüfer Göle:
28 Şubat toplumdaki yakınlaşmayı reddediyor. Olmadık bir duvar koyuyor. Ama sivil toplum, örneğin Abant Platformu gibi neredeyse bu birlikteliği kurumsallaştırıyor.
Kemal Karpat:
Bizde farklı dünyalar bir araya gelir, ama fikirlere saygı duyulmaz. Bu bakımdan Abant Platformu Türkiye için çok önemli bir adımdır.
Mithat Melen:
Keşke Abant Platformu gibi, yüz platform veya kurumumuz olsa. Çeşitli çevre ve görüşten herkesi bir araya toplasa ve tartışıp fikribir üretim yapılsa.
Ferhat Kentel:
Ben Abant Platformu Toplantısına katılmakla zenginleştiğimi hissettim…
ABANT TOPLANTILARI;
Prof. Dr. Mete TUNCAY - Bilgi Üniversitesi, Abant Platformu Eşbaşkanı-Bilgi Üniversitesi, Abant Platformu Bilimsel Koordinatörü
Abant toplantıları, 1998'den bu yana düzenleniyor. Ülkemizin gelecekte de, çağdaş dünyayla uyumlu olarak demokratik ve özgür bir yaşam sürebilmesi için, bu toplantılara hakim olan diyalog ruhunun yaygınlaşmasını zorunlu görüyorum.
Toplantılardaki tartışmalarımız, sorunların çözümleri konusunda aramızda farklılıklar olmakla birlikte, hepimizin temel insanlık değerlerini paylaştığımızı ortaya koydu. Bu hiç kuşkusuz, aynı kültür gelenekleri içinde yetişmiş olmamızdan ileri geliyordu.
Laikliği doğru anlamalı ve doğru uygulamalıyız. Türkiye'de dine inananlara, dinin kafalardaki egemenliğini geriliğin hem nedeni hem belirtisi sayanlar arasında en az iki yüzyıldır bir çekişme var. Din konusunda bilinemezciliği (agnostizmi) benimsemiş biri olarak, Hiçbir bilimin dinin karşıladığı manevi ihtiyaçları tatmin edemeyeceğini, onun yanıtlamak iddiasında olduğu soruları çözemeyeceğini düşünüyorum. Ama metafiziğe sığınmadan, özgür ve adil bir yaşam ahlakını kabul eden insanlar da bulunmaktadır. (Ben kendi payıma, onlardan biri olduğum kanısındayım.) Fakat bu görüşte olmak, bize "ötekileri inançlarından zorla döndürmeye çalışmak" hakkını vermez.
Sorun, birbirimizi "öteki"leştirmeden ortak bir yurttaşlık bilinci içinde bir arada yaşama iradesine erişmektir. Bu düşüncelerle, Abant toplantılarında başlayan anlayışın gittikçe genişleyen çevrelere hakim olmasını, gelenekçilerle yenilikçilik arasındaki gerilimin sağlıklı bir biçimde aşılmasını diliyorum.
ABANT'TA BİR SES ÖTEKİ KADAR ÖNEMLİDİR;
Prof. Dr. Mehmet S. AYDIN, Abant Platformu Toplantıları I, II, III, IV, V Bilimsel Koordinatörü
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın öncülüğünde Demokraside Birlik Vakfı ve Türksav'ın katkılarıyla 16-19 Temmuz 1998 tarihinde Abant'ta düzenlenen "İslam ve Laiklik Sempozyumu" gerek katılımcılar listesi, gerekse yayınlamayı başardığı "ortak bildiri" açısından Türkiye genelinde çok büyük bir yankı uyandırdı. Toplantıya katılan ve katılmayan -ama konuyla yakından ilgilenen- pek çok insanın aklına şu soru takıldı: Türkiye'de benzer konularda pek çok ilmi toplantılar yapılmasına rağmen Abant Toplantısı niçin bu kadar ses getirdi.Aslında bu sorunun cevabı bana o kadar zor görünmüyor. Şöyle ki:
1. İlk Abant Toplantısı, sonuç bildirgesinin ilk cümlesinde de ifade edildiği gibi, "Türkiye'nin din-devlet ilişkileri ve laiklik ekseninde düğümlenen derin bir bunalım içinden geçtiği" bir dönemde yapılıyordu. Amacı ise o "düğümü", yobazlığın, kısır ideolojik çekişmelerin ve dayatmaların dünyasından çıkarıp ilmin ve fikrin ışığında masaya yatırmaktı.
2. Bana göre, Abant Toplantısı'nda bir Abant ruhu oluştu ve sergilendi. Bu ruh cesurdu. Türkiye'de yapılan toplantıların pek çoğunda, burada saymayı gerekli görmediğim birçok sebepten dolayı hakim bir ses vardı. O toplantılarda "muhalif ses"in varlığı genel dekorun bir parçası olmanın ötesinde fazla bir güce sahip değildir. Oysa Abant Toplantısı'nda bir ses öteki ses kadar önemliydi, ilim ve fikir ölçüsü içinde kaldığı sürece de saygıya layıktı. Toplantının formatı da buna göre düşünülmüş ve düzenlenmişti: Toplantıda "fikir" denilmeyi hak eden her sesten yeterli miktarda bulunmalıydı ve bulundu. Bu itibarla:
3. Abant ruhu demokrattı. Katılımcılar, kafalarından ve gönüllerinden geçirdiklerini rahatça dile getirdiler, konuştular, tartıştılar. Zaman oldu, ikna yoluyla fikirler değişikliğe uğradı; zaman oldu fikirler inatla, azimle sonuna kadar savunuldu. Bütün bunlar demokrasinin en önemli yordamı olan açık konuşma, açık tartışma usulüne göre oldu. Başka bir ifadeyle:
4. Abant Toplantısı diyalojik mantığın en güzel sergilendiği toplantılardan biri oldu. Bu mantık üç ana basamağı içerir:
a) Bilgi basamağı: Katılımcılar farklı yetişme tarzları, farklı meslek ilgileri olan kesimlerden seçilmişti. Bu, toplantıyı zaman zaman tam bir "zengin sofrası"na çeviriyordu. Tartışılan ana konulara herkes kendi bakış açısını, o açının kazanımlarını sundu. Benim açımdan, toplantı gerçek bir bilgi şöleni oldu.
b) Eleştirel aklın ve analitik gücün ön planda olduğu ikinci basamak, Abant Toplantısı'nda hep el üstünde tutuldu ve bu gücü hiç kimse "kişisel hesaplar" için kullanmadı.
c) Egzistansiyel (Varoluşsal) basamak: Abant Toplantısı'nda diyalojik halet-i ruhiyenin bu boyutu hiç eksik olmadı. Farklı inançlara, düşüncelere sahip olan insanlar, birbirlerinin "duruşları"na sempati ile baktılar. Farklı duruşlarda var olmanın şartlarını, zihin ve hayal güçlerini kullanarak anlamaya ve yorumlamaya çalıştılar. Bu çabayı sergilerken arada-sırada zorlanmalar yaşandı. "Benim duruşumun doğruluğu o kadar açık ki!" diye sesimizi yükselttiğimiz anlar oldu fakat sonunda daima "Herkesi kendi duruşunda saygıyla kabullenme ve öylece tartışma adabı" demek olan "diyalog ve hoşgörü" kazançlı çıktı. Sadece bu sonuç bile bir başarı sayılabilir.
5. Abant Toplantısı, birlikte yaşamanın temel şartı olan "ortak payda"nın yakalanabilmesinin zor; fakat imkansız olmadığının mütevazı bir örneğini ortaya koydu. Yeterli miktarda iyi niyet, bilgi, tefekkür, müsamaha ve cesarete ülke sevgisi, demokrasi ve insan hakları konusunda gösterilen titizlik, milli birlik ve beraberliğimiz söz konusu olduğundan yeni düşünceler, yeni projeler ortaya koyma arzusu ve daha pek çok iyi şey, bir araya gelince ortak paydaya ulaşmak makul bir imkan olarak karşımızda belirebiliyor.
6. Abant Toplantısı'nın en önemli sonuçlarından biri de basında ve görüntülü medyada uyandırdığı büyük ilgiydi. Abant Bildirgesi ülkede pek çok insanı düşünmeye sevk etti. Düşünenler, düşündüklerini yazdılar, konuştular. Bildirgede dile getirilen bazı düşünceleri "devrim", "rönesans", "dinde reformun ilk işareti" diye görenler olduğu gibi, onları "sakıncalı", hatta "zırva" diye değerlendirenler de (sayısı çok az olmasına rağmen) oldu. Aslında var olan sonuç ne "devrim" niteliği taşıyordu, ne de "zırva" idi. O yeni bir ufuk, başka bir deyimle, "yeni bir vizyon" arayışının belirtisiydi. Öyle bir ufuk ki, aklın nazari ve ameli gücünün kullanılmasını istiyor; problemlerinin çözümünde bilimi, tefekkürü, zengin ve kültürel mirasın sunduğu her çeşit imkanı işgörür vaziyette tutmayı amaçlıyor; insanların demokrasiyi, insan haklarını merkezde tutan bir devlet yapısı ve felsefesinin ışığı ve güvencesi altında birlikte barış içinde yaşayabileceklerine, yaşamak zorunda olduklarına inanıyor ve ayrıca inanıyor ki "insan dünyada hayal ettiği, vizyona sahip olduğu nispette yaşar.
ABANT RUHU
Prof.Dr. Kenan GÜRSOY, Abant Platformu Bilimsel Koordinatörü
Fikrin, sadece öteki ile iletişimi gerektirdiğini değil, fakat bir o kadar da bu iletişimin ta kendisi olması gerektiğine inanmayanlar, ondaki var kılıcı ve yaşatmaya devam ettirici hayatiyeti görmekten yoksundurlar. Buna bağlı olarak da, sağlıklı iletişimin sıfır olduğu an, fikrin de, siyasetin de, kişilikli birey olmanın da sıfırlandığı andır.
Fikre ötekini dışlayan buyurgan uslübu kazandıran sadece kibirdir ve vermekten çok alabilmenin erdem sayılabileceği tek zemin, fikrin ötekiyle karşılaştığı diyalog ortamıdır. Abant, işte bu diyaloğu oluşturan Ruh'dur.
Ruh, hayat ve anlam bahşedici olandır. Bu yüzden de O'nun dinamizmi, ihya edici olduğu kadar, kavrama dayalı sistem inşalarının ulaşmak istedikleri bütünlüğü yakalatıcı fakat bir o kadar da, bu bütünlüğün arkasında var olan temel birliği gündeme getiricidir. Abant Ruhu ise, farklıları, o farklılıkları oluşturan ögelerden biri olarak bizi, diğerleriyle buluşturucu, bütünleştiricidir. Bu ruh, kendi kişilikli tavrımızı ortaya koyarken, ötekine saygıyı, onun bizden hiç de aşağı kalmayan haysiyetli tavrını anlama çabası içinde gerçekleştirmemiz gerektiğini bize aşılamaktadır. Bu, uzlaşmayı, "zararlı olmadığı sürece, ötekine katlanabilirim" kayıtsızlığından çıkartarak, tam tersine onun duruşu karşısındaki mesafeli, fakat bir o kadar da buna ihtimam gösterici bir sorumluluk haline getirmektir.
Şüphesiz ki, Abant toplantılarının önemli bir özelliği de, ülke ve dünya sorunları karşısında fevkâlede titizlikle oluşturulmuş sonuç metinlerine ulaşılabilmiş olunmasıdır. Fakat bu metinlerdeki değerlendirmeler ne farklı görüşlerin bir eklemlenmesi, ne de katılımcıların pek çok görüşlerinden fedakârlıkla oluşturdukları asgari müştereklerdir. Bunlar temel problemin doğru anlaşılmış olmasının sağladığı bir rahatlık ve karşılıklı oluşturulan bir kavram beraberliği ile yakalanabilmiş, o gün için kamuya tavsiye anlamında uzlaşılabilmiş metinlerdir. Kesinleşmiş bir sentez olmaktan çok, ileriye yönelik olarak zenginleştirebilir, ufuk değeri taşırlar. Belki asıl fonksiyonları katılımcıların içlerinde olmaktan hoşnut oldukları Abant ortamında hâkim olan ruhu, dışta kalan dünyaya hissettirmektir.
Abant Ruhu, temel sorunları açıklıkla belirlemek ve cesaretle onların üzerine gitmek bakımından batılı; bu sorunları sadece entelektüel anlamda kavrayan ve tartışan değil, fakat onları farklı tezahürlerle de olsa, ekzistansiyel bir çile ile ruhlarının derinliklerinde hisseden insanların bir buluşma, sohbet (yani muhabbet) ortamı oluşturmak bakımından da doğuludur. Öte yandan, Abant Ruhu, farklılıkları keşfetmek ve onlar karşısında kendini sorgulamaya davet etmek bakımından batılı; bu farklılıkları (onlarla her zaman ne yapacağını bilmese de) sevmek, hatta deyim yerindeyse kutsal saymak bakımından doğuludur. Evet tıpkı yine Abant Ruhu'nun söz konusu farklılıklar arasında ilişkiler kurmanın makul ve gerekli olduğunu anlarken batılı; fakat aynı zamanda bu farklılıkların onları yitirmeksizin bir birlik şuuruyla seyredilmesi gerektiğini hissettirirken doğulu olduğu gibi. Doğu ya da Batı, Abant Ruhu bizim Ruhumuz. Abant Biziz. Çünkü biz, hayret ve hayranlıkla fark ettiğimiz Çokluktaki Birlik; Birlikteki Çokluğuz. (Kesretdeki Vahdet; Vahdetdeki Kesretiz).
Keşke bunu daha önceleri keşfedebilseydik.
ABANT SERİNLİĞİNDE ÜLKENİN SICAK MESELELERİNİ KONUŞMAK;
Cemal Uşak, Abant Platformu I-VI Genel Sekreteri - Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı
Abant toplantıları 6 yılı geride bıraktı. Abant Platformu'nda başından beri hep Türkiye'nin sıcak meseleleri tartışılageldi: İslam ve Laiklik, Din-Devlet ve Toplum, Demokratik Hukuk Devleti, Çoğulculuk ve Toplumsal Uzlaşma, Siyasi, Ekonomik ve Kültürel Boyutlarıyla Küreselleşme ve Savaş ve Demokrasi.
Bu konularda çok önemli tartışmalar yapıldı, önemli mutabakat metinleri ortaya çıktı. Kimilerine göre bunlardan bir kısmı "reform niteliğinde" kararlar idi. Sonuç bildirileri ve müzakereler kitaplaştırılarak kamuoyunun ilgisine ve bilgisine sunuldu. Hem kamuoyu, hem de entelektüel camia Abant toplantılarına umulanın üzerinde ilgi gösterdi. Ancak şurası da bir gerçek: Abant'ta tartışılan problemler, bütün sıcaklığıyla çözülmeyi bekliyor. Abant ve benzeri platformların tartışmaktan başka çaresi yok. Bilim ve düşünce adamlarından daha ne beklenebilir ki!
Abant Platformu, her düşünce kesiminden "Türkiye'nin birikimi"ni temsil eden bilim ve düşünce adamlarını, entelektüel simalarını, gazetecilerini ve yazarlarını her yıl bir araya getiren fikrî oluşumdur. Ülkemizin sosyal ve kültürel meselelerini objektif, özgür ama elbette millî hassasiyetlerle tartışmak üzere bir araya geldi... Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın öncü organizasyonuyla gerçekleşen Abant Toplantıları'nın bir platforma dönüşmesinde Türk Dünyası Sanatçılar ve Yazarlar Vakfı Başkanı Yahya Akengin'in ve Demokrasi'de Birlik Hareketi Derneği Başkanı Mehmet Bozdemir'in önemli katkıları oldu.
Abant ikliminden pek de uzak olmayan siyasilerimizin bir kısmı bugün ülkenin kaderinde rol üstlenmiş bulunmaktadırlar. Umuyoruz ve diliyoruz ki, kendileri görüşlerinin ve imzaladıkları mutabakat metinlerinin arkasında dururlar ve takipçisi olurlar. Abant toplantıları yoluna devam edecek.
"Sosyal demokrat"ı, "Devletçi"si, "Birinci Cumhuriyetçi"si, "İslamcı"sı, "Liberal"i veya hiçbir angajmana girmeyip ülkesinin meselelerine iyi niyetle çözümler üretme gayretinde bulunanlar, kısacası Türkiye'nin birikimi sayılabilecek bilim, düşünce ve siyaset adamları her yıl Abant'ta tartışmaya ve uzlaşmaya devam edecekler.
Umuyoruz ve diliyoruz ki, gelecek yıllarda Abant'ta ve benzeri platformlarda yalnız ülkemizin gerginlik oluşturan meseleleri değil, gelişmeye yönelik hamleleri de tartışılabilsin. Aydınlar, Abant'ın serin atmosferinde Türkiye'nin "sıcak" meselelerine çözümler üretti ve yetkililerin önüne koydu. Bundan sonrası onları hayata geçirecek olanlara kalmış.
ABANT PLATFORMU ÇALIŞMA KURALLARI;
1. Abant Platformu, ayda en az bir kez toplanan bir yönetim kurulu tarafından faaliyetlerini yürütür.
2. Abant Platformu adına düzenlenecek olan toplantı ve faaliyetlerin her biri için ayrı bir yürütme komisyonu tespit edilebilir.
3. Abant Platformu Yönetim Kurulu 15 üyeden oluşur. Gerekli görüldüğü takdirde yeni isimler teklif edilebilir. Yeni üye alımına oy birliğiyle karar verilir.
4. Abant Platformu konferans, sempozyum, panel toplantıları düzenler; basılı kitap ve araştırma raporları yayınlar; kamuoyu anketleri, ve yayınlar yapar.
5. Abant Platformu çalışmalarının neticesini en geniş manada kamuoyu ile paylaşmayı hedef alır.
6. Abant Platformu Yönetim Kurulu'nda ihtisas komisyonları oluşturulur. Yönetim kurulundan bu komisyonlara başkanlar seçilir. Her komisyon kendi altında, " Platformun amacına ve çalışma ilkelerine bağlı" kişilerle çalışma grubu kurar.
7. Abant Platformu Yönetim Kurulu'nda kararlar oy çokluğu ile alınır. Toplantılara katılamayan üyelere teklif ve kararlar bildirilir.
8. Abant Platformu Yönetim Kurulu için iki yılda bir, Şubat ayında başkan ve genel sekreter seçimi yapılır.
9. Genel sekreter yönetim kuruluna karşı sorumludur; yönetim kurulu gündemini hazırlar ve takip eder.
10. Genel sekreter platform adına düzenlenecek programları örgütler ve yönetim kurulu çalışmalarını yürütür.
PLATFORMLAR;
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın çalışmalarının büyük bölümü, vakıf çatısı altında faaliyet gösteren üç ayrı platform tarafından yürülür: Abant Platformu, Kültürler Arası Diyalog Platformu (KADİP) ve Diyalog Avrasya Platformu (DA).
Abant Platformu'nun amacı, Türkiye'nin farklı görüşlerdeki entellektüellerini bir araya getirerek asgari müşterekleri keşfetmek ve ülkemizin geleceği için temel doğrularda anlaşma zemini sağlamaktır. Bu yolla Abant, ilk toplantısını yaptığı 1998 yılında yılından itibaren Türkiye'de uzlaşı kültürünün öncüsü ve önemli bir merkezi olmuştur.
Kültürlerarası Diyalog Platformu'nun (KADİP) misyonu, bazı insanların dinler adına nefret ve şiddeti körüklediği günümüz dünyasında, dinlerin gerçek amacı olan evrensel barış ve kardeşliği desteklemektir. Gerek Türkiye'de gerekse dünyada farklı inançların temsilcilerini bir araya getiren KADİP, evrensel dostluk mesajını tüm dünyaya yayma amacındadır.
Diyalog Avrasya (DA) Platformu ise, diyalog ve hoşgörü kültürünü, en başta onyıllarda totaliter bir ideolojinin baskısı altında kalmış olan Eski Sovyetler Birliği coğrafyası olmak üzere, Asya ülkelerinde yayma ve yerleşik kılma amacını gütmektedir.
Detaylı bilgi için:
Abant Platformu
Kültürler Arası Diyalog Platformu (KADİP)
Diyalog Avrasya Platformu (DA)
ABANT PLATFORMU İLKELERİ
1.Abant Platformu, Türkiye'nin kendi alanında özgür ve özgün bir düşünce kuruluşudur. Platform, toplumun zengin kültür kaynaklarını,barış içinde birarada yaşamak ve toplumsal uzlaşmayı yaygınlaştırmak için uygun zemin kabul eder.
2.Abant Platformu demokrat bir tutum ve duruşla belli kurallar çerçevesinde her konuyu tartışmaya açık tutar.
3.Abant Platformu, küreselleşen dünyada benliğini koruyarak var olabilmenin küresel meselelere de çözüm önerileri
sunabilmekten geçtiği anlayışıyla uluslararası programlar düzenler.
4.Abant Platformu Türkiye'nin fikir yelpazesindeki bütün renkleri ve farklı sesleri bünyesinde bulundurmaya azamî gayret gösterir.
5.Her fikir, şiddete başvurmadığı, saygı ve fikir ölçüsü içinde kaldığı müddetçe, saygıya lâyıktır.
6.Abant, bir ortak akıl, ortak payda ve diyalog arayışının adıdır.
7.Abant Platformu, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın öncülüğünde kurulmuş olup, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının desteklediği bir çalışma grubudur
ABANT PLATFORMU YÖNETİM KURULU;
Abant Platformu Yönetim Kurulu 23 üyeden meydana gelmektedir.
1. Ali Bulaç, Gazeteci (Mardin Doğumlu,Zaman Gazetesi -yazar) http://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Bula%C3%A7
2. Altan Tan, Yazar Siyasetçi ve yazar.Aydın, demokrat,Diyarbakır Doğumlu
http://tr.wikipedia.org/wiki/Altan_Tan
3. Bekir Karlığa, Prof. Dr., Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bekir_Karl%C4%B1%C4%9Fa
4. Cemal Uşak, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Bursa doğumlu http://tr.wikipedia.org/wiki/Cemal_U%C5%9Fak
5. Eser Karakaş, Prof. Dr. , Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Fakültesi Avrupa Birliği Bölüm Başkanı, Rektör Yardımcısı http://tr.wikipedia.org/wiki/Eser_Karaka%C5%9F
6. Fatma Barbarosoğlu, Gazeteci - Yazar Afyon-Y.Şafak
7. Gökhan Çetinsaya, Prof. Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi
8. Harun Tokak, Diyalog Avrasya Platformu Eş Başkanı
9. Hayrettin Karaman, Prof. Dr., Avrupa İslam Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi (ISHAM)
10. Hüseyin Gülerce, Gazeteci - Yazar
11. Kenan Gürsoy, Prof. Dr., Galatasaray Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı
12. Levent Köker, Prof. Dr., Başkan, Gazi Üniversitesi
13. Leyla İpekçi, Gazeteci - Yazar
14. Mehmet Altan, Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi
15. Mete Tunçay, Prof. Dr., Bilgi Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı, Abant Platformu Başkanı
16. Mustafa Şentop, Doç. Dr., Marmara Üniversitesi
17. Mümtazer Türköne, Prof. Dr. Gazi Üniversitesi
18. Niyazi Öktem, Prof. Dr., Bilgi Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
19. Salih Yaylacı, Abant Platformu Genel Sekreteri
20. Ümit Kardaş, Dr., Hukukçu
21. Mustafa Yeşil, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı
22. Kasım Erol, Abant Platformu Proje Koordinatörü
Son güncelleme - 18 Aralık 2008
ABANT TOPLANTILARI;
• » 1. Abant Toplantısı İslâm ve Laiklik
• » 2. Abant Toplantısı Din-Devlet İlişkileri
• » 3. Abant Toplantısı Demokratik Hukuk Devleti
• » 4. Abant Toplantısı Çoğulculuk ve Toplumsal Uzlaşma
• » 5. Abant Toplantısı Küreselleşme
• » 6. Abant Toplantısı Demokrasi aynı zamanda bir ahlâktır
• » 7. Abant Toplantısı(Washington D.C.) İslam, Laiklik ve Demokrasi - Türk Tecrübesi
• » 8. Abant Toplantısı (Brüksel) Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde kimlik, din ve kültür
• » 9. Abant Toplantısı (Erzurum) Yeni Bir Çağın eşiğinde; Eğitimde Yeni Arayışlar
• » 10. Abant Toplantısı (Paris) Cumhuriyet, Kültürel Çoğulculuk ve Avrupa
• » 11. Abant Toplantısı Ortadoğu
• » 12. Abant Toplantısı (Kahire) İslam, Batı ve Modernleşme
• » 13. Abant Toplantısı Tarihi, Kültürel ve Aktüel Boyutları ile Alevîlik
• » 14. Abant toplantısı Türkiye Fransa Söyleşileri–II:Algılar ve Gerçekler
• » 15. Abant Toplantısı Yeni Anayasa
• » 16. Abant Toplantısı AB Üyeliği Sürecinde Medeniyetler Köprüsü Türkiye
• » 17. Abant Toplantısı Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak
• » 18. Abant Toplantısı (Erbil) Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak
• » 19. Abant Toplantısı Demokratikleşme: 12 Eylül’den AB’ye Siyasi Partiler
• » 20. Abant Toplantısı Yeni Bir Toplumsal Mutabakat İçin Demokratikleşme
• » 21. Abant Toplantısı Mısır, Türkiye ve Ortadoğu'da İstikrar
• » 22. ABANT TOPLANTISI VEYASET VE DEMOKRASİ
Muharrem Öztürk
28-06-2010 10:14
http://www.abantplatform.org/index.php/main/menu/menuid/157 ‘adresindeki yorumum.
________________________________________
Gerçek bir demokraside Vesayet 'ten sözetmeye gerek kalmaz.Çünkü katılımcı ,seçim hilelerinin olmadığı, tam bir demokrasideü iktidarda seçmen oylarının %100'ünü temsil eden halk meclisinin oluşturduğu bir hükümet olacak, arkasında halk çoğunluğunun bulunduğuna inanan iktidar da gücünü hissederek vesayete prim tanımayacaktır. Şimdi %40 oyla meclisin %61'ini ele geçirmiş bir iktidar,halkın çoğunluğunun gözünde ve gönlünde yeterli desteği bulamaz.Bu sisteme Demokrasi diyenler de aslında neyi savunduklarını açıkça halka söylemelidir! Niyetleri demokrasi değildir.Niyetleri vesayeti kendi ellerine geçirerek asıl vesayet sahibi , faşist yönetimlerini kurmaktır , ve Hain olarak anılmaktan kurtulamayacaklardır!
Wednesday, August 4, 2010
Subscribe to:
Posts (Atom)